23.2.09

toplumsallaşma sonunda bireyin en temel kazanımı nedir?


yahu şöyle sözler söylemeyin, etmeyin eylemeyin diyorum ama nafile. şak diye önüne atıyo lafı, sen mal olup kalıyosun sonra saatlerce. şuncacık hayatımı özetleyen cümleleri aktarıyorum şimdi ingilizcesiyle uğraşamicam türkçesiyle yetinin.
"birşeyi çok istersen asla olmaz, oluruna bırakırsan anında gerçekleşir."
yahu hep mi böyle olur bi' insanın hayatında.
neyse hayat acayip zaten değil mi?

22.2.09


If I Had A Heart from Fever Ray on Vimeo.

sevdiğin bi filmi tekrar izlerken aynı anda yazı yazmak, güzelmiş.

canım sıkkın yine iki gündür. bazı insanlar var ki hasta ediyorlar beni. diyorum sabır sabır sabır, ama yok yani nereye kadar! niye zorluyosun ki mal mısın diye soruyorum kendime. bırak di mi bıktıysan, yorulduysan falan inceldiği yerden kopsun. ama yok. inadım inat götüm iki kanat! (aa argo da yazıyorum artık tüü bana, acı biber sürün ağzıma). bırbırbır dırdırdır ya 2 dakika susar di mi insan ağzı kurur nefes alır arada, yorulur insan, acıkır bazen susar su içer, ya bırak düşünme herşeyi rahat ol azcık kaç yaşına gelmişsin manyak mısın? bi dur bi ara ver hayatına, akışına bırak bazı şeyleri. ama yok sen bırakma bok var, napar sonra insanlar sensiz. soruyorum size hangi insan evladı önündeki 4 ayın her hafta sonunun ayrı ayrı saat saat proramını yapar ve çevresindeki 150 kişinin o programa uymasını bekler? ya yok artık demeyin vallahi var ya ben tanıyorum, hemde 12 ya da 13 yıldır(saymayıda bıraktım artık). insanlar çeşit çeşit herkes ayrı bi cins, herkes kendi aleminde, çevresinde başkası yok sanki! sen öyle san işte var çevrende bir sürü insan var sen istesende istemesende hepsinin kendine ait hayatları var, onlarda düşünüyolar, yiyorlar, sıçıyolar, geziyolar, uyuyolar ne biliyim sevişiyolar falan. sadece sen yoksun yani kendini kandırma. ya da kandır bana ne senin sorunun. benim kadar anlayışlı(tamam bazen inatçı ya da burnunun dikine giden biri olabilirim, ama kime çektim acaba hiç düşündün mü?), düşünceli, biraz fazla vicdanlı bi insanevladına sahipken neden ilk başarısızlığımda üstüme bu kadar geldiniz? üstelik ne kadar üzgün olduğumu ve bocaladığımı bildiğiniz bi zamanda? anlamıyorum ya anlamaya çalışmayıda bıraktım. akışına bıraktım akıyo işte hayat. gelen var giden var, küsen, konuşan, konuşmayan, ot, çöp işte ne biliyim. sıkıldım yazmıyorum zaten ne yazdığımıda bilmiyorum. özgürçocuk hadi bul sizin okulun ordaki düğün salonuna bi göz atta gidelim bigün, iki oynarız, insanları izleriz dedikodu yapar güler eğleniriz belki.
izlediğim filmleri yeniden izliyorum, ne güzel. sizde izleyin.
across the universe
wristcutters*
requiem for..
me and you and everyone we know
trainspotting
amelie*
love me if you dare*

16.2.09

haftanın (ve dolayısıyla dönemin) ilk gününe 9 saat, 6 farklı ders koyan okulumun; son dakikasına kadar ders işleyen hocalarımın; daha ilk günden 100liramı yiyen, ansiklopediden kalın kitaplarımın hayranıyım. evet itiraf ediyorum, hatta ettim!

ne sevimli bi yaratıksın sen ya!

14.2.09

neler oluyor hayatta?

hey gidi hey

istanbulda tesadüfen izledim bu videoyu. çalmaya başlar başlamaz gözümde canlandı lise günlerim. deli gibi detone dinlerdik okulda : yegane, mor yazma, görmedim,hiç, son hatıra, ben korkusu.. off hepsi ezberimdedir hala.
gökçe ve onur'a gitsin tüm bu şarkılar...

Umut Kaya - Mor Yazma

11.2.09

hayat çok acayip

hayat çok acayip. günler hatta aylar öncesinden planladığınız, hayallerini kurduğunuz bir gün berbat bir şekilde gerçekleşebiliyor ya da herşey olması gerektiği gibidir ama siz değişmişsinizdir, karşınızdaki değişmiştir. olabilir neden olmasın ki? bazı şeyleri konuşmanıza gerek yoktur artık bakışlarınızla dokunuşlarınızla anlatırsınız herşeyi birbirinize. bir daha eskisi gibi olmayacaktır bilirsiniz, ama yinede çok özel ve güzeldir yaşananlar.
bir başka gün planınız programınız yoktur son anda bir dosta haber verirsiniz gelip gelmeyeceğini bilmeyerek ama o tabiki de gelecektir, çaylar yudumlanırken sohbet edilecek, sinemaya gitmeye karar verilecek, sonra bir kendinize geleceksiniz gün bitmiş ve siz mutlusunuz.
***
hayat çok acayip. insanlar yaşlanıyor, zaman geçiyor. tersine çalışan bi saatim olsa keşke; en kötü zamanımda geçmiş mutlu bir anıma dönebilsem. bazen gözlerimi kapatıp dönebilsemde olmuyor işte her zaman.
***
bazen en çok yanında olmam gerektiği zaman, sana acil ihtiyacım var dediğinde canım kadar çok sevdiğim bir insanın yanında olamamaktır en çok canımı yakan.
kötü birşey olduğunda üstüste gelir herşey, en yakın arkadaşının sana çok ihtiyacı vardır ama sende berbat bir durumdasındır, yinede yanında olmaya çalışırsın ama yetmez, özümseyemezsin onun acısını, yalnız hissedersin kendini, yalnızsındır da.
***
hayat çok acayip. bu dünyada antidepresansız hayatta kalmak için sürekli film izlemek, birşeyler okumak, müzik dinlemek ve mümkün olduğunca içinde bulunduğun durumu az düşünmek, filmlerin kitapların seni götürdüğü hayaller dünyasında yaşamak gerekiyor. bugün buna karar verdim. geçen bir ayda yaşadıklarım fazla geldi bana, gazetelerden, haber saatlerinde televizyonlardan, çalan telefonlardan, gelen mesajlardan kaçar olmuştum. bazen herkesten herşeyden uzaklaşmak, farklı insanlarla farklı şeyler yapmak ilaç gibi geliyor. bugün istanbul'daki son günüm ve ben kendimi bir hafta öncesine göre çok daha iyi ve güçlü hissediyorum.
benimde blog.not'um var artık heyo!

5.2.09

günümün şarkısı

ve kız gider

sıkıcı geçen bir tren yolculuğunu katlanılabilir kılan tek şey; sonunda haydarpaşanın olmasıydı bu sefer. öğlene kadar uyumuşum, hiç yapmadığım şeydi (lakin istanbula geldiğimde mümkün olduğunca az uyurum). öğleden sonra çıktık kuzenle, sahilde balık ekmek yedik, kadıköyde hoş bi kafede hoşbeş eşliğinde birkaç el tavla oynadık duramadık tabi kapalı alanda uzun süre, doğru modaya gittik çay sohbet fotoğraf çekimleri...
zaman geçti gitti, ilk gün için hiçte fena değildi (ruh halime rağmen). ayrıca kalmayı beklediğim 2 dersten ortalamayla geçmişim yinede sevinemiyorum. bakalım istanbul yine ilacım olacak mı?
i.yi aramalıyım. bu sefer aramamazlık yapmamalıyım. bunu unutmamalıyım.