31.3.09

hayatımın kadınını bulmuştum ki..



efendim şimdi şöyle anlatayım:
benim küçüklükten beri 2tane süperüberkahramanım vardır. onlarda:he-man ve she-ra'dır. spidermış, süpermanmiş faso fisodur, boş işlerdir. lakin bugün videoları kurcalarken öyle bir videoya denk geldim ki beni benden aldı. artık he-man ve she-ra benim için süperkahramandan da ötedir ve soruyorum ki size hangi süperkahraman bu kadar örnek olup, ışık tutmuştur size?
tekrar tekrar söylüyorum ki hayatımda örnek aldığım tek kadın she-ra'dır. evet.
buyrun bu da "She-Ra & He-Man Sexual Harrassment" başlıklı eğitici videodur. videomuz ingilizcedir, anlayanlar anlamayanlara anlatsınlar lütfen ki hepimiz aydınlanalım.
biz bugün çok güzel bişey yaptık.
inanmak başarmanın yarısıymış inandık ve başardık. artık içimizi döküp rahatlayacığımız ortak bi alanımız var. misafir kabul etmiyoruz henüz. zaten çokta ilginizi çekicek şeyler yapmıyoruz, kendi aramızda dökülüyoruz işte...
kendi kendimizi deşarj ediyoruz. birbirimize moral oluyoruz.
biz birbirimizi ve kendimizi biliyoruz.
evet bugünde böyle bitti.
sabah erken kalkıp banyoya girmek, üstünede ders çalışmak lazım.
artık uyumak lazım.

son olarak özlediğimi söylemeliyim. off. nasıl geçer bu?

28.3.09

beni de sevin. önce bir sürü katliama karışacağım; ve bir sürü güzel çocuğu öldüreceğim. derken bir şiir yazacağım. üşüyorum, çünkü güzel çocuklar yanıyor şehirlerde; üşüyorum, çünkü yaktık güzel çocukları biz. beni de sevin ölünce nolur. ben de üşüyorum.

* giz'den alıntıdır.

Seninle konuşmak,seninle kaybolmak...
İki saat kadar önce yanımdaydın
Şimdi nerdesin?

Biliyorum ne kadar zor
Gördüklerin gerçek değil!


* fotoğraf: taylor anne
* şarkı: deli gömleği - nerdesin

şarkılardan fal tuttum




"şehrin karanlık sokaklarında
donu düşük çocukların yaptığı
kağıttan bir gemiyim yüzüyorum,
yüzüyor muyum
bilmiyorum,
bilmiyorum"


*fotoğraf: burçin esin
şarkı: pilli bebek - fotoğraf

25.3.09

yaşadığımız şehir, ülke, dünya, insanlar hergün daha da çirkinleşiyor sanki.
insanın yaşayası gelmiyor bu rençliklerin arasında...

24.3.09

Suyun kaynak olduğu, ağaç kökün saldığı, eşin dostun gittiği yerde bulursun beni



kurban gibisi var mı be!? hele ki ilk albüm.. gençliğim geldi aklıma. neydik ne olduk! çılgınlar gibi zıplar dururduk konserlerde, gizlice içki sokmalar falan vay anasını.. severim o güzide insanları hele hepsi biraradayken off!!

neyse aslında kurban değildi esas yazacağım; cumartesi akşamı yapacak birşey bulamayanlara öneride bulunmaktı tek isteğim. kurban coverları geldi aklıma geçen seneki, ondan önceki seneki... ordan düştüm kurban yollarına yeniden. ayrıntıları yazmak yerine afişi koyuyorum aşağıya. ilgilenenleri aramızda görmekten pek memnun oluruz.




sorma - kurban

veftit'in gözlerinden öpüyorum, pek şahane bir oyundu. 2nisanı iple çekiyorum şahsen. izlemek isteyenleri 2 nisan saat 19da türk telekom sahnesine bekleriz.

20.3.09

bir de..

dinlenesi bi albüm olmuş bence deneyin, pişman olmayacaksınız (=

*edinmek isteyene sadece bir tık uzaklıktaki bu albüme hemen sahip olabilirsiniz.

blog camiasına deşifre olduğum gün bugündür.

ahh o kıvırcık yok mu onun başının altından çıkıyo hep.
neyse işte bugünü kazasız belasız atlattık artık yarın nolur bilmem.
akşamda biyerlere gidiyoruz ama neresi olduğu muallak. demirbey sizi de bekliyoruz efendim.
küçük kız sende geliyosun bak yarın, bö ve mö'de yok saat 2de her zamanki mekandasın haberin ola! özgür insanıda aramızda görmek isteriz ama olur mu olursa nasıl olur onu bilmiyorum şimdilik, yarın alo derim.
yorulmuşum ya yazmıyorum artık bugün yeter bu kadar sübhaneke dinimiz amin!

19.3.09

"kimse, kendini ve yorgun bir adamı, dinlenmek için kendi kafasını dizlerine yasladığı için suçlayamaz."

18.3.09


bi' yerde güzel bi' söz okumuştum, demiştim bunu yazmalıyım diye. ama nerde?

*jen stark

13.3.09

" vapur yanaşmadan atlayanların müziği "


güneşin kendini çok az gösterdiği, insanların açlıktan kıvrandığı, takım elbiseli bir grup ş*refsizin hala insanlarla dalga geçtiği, insanların sustu(ruldu)ğu, dünyanın ısındığı, hayvanların öldüğü, hayır demedikçe sonumuzun hayır olmayacağı şu günlerde yakın sigaranızı, doldurun kadehinizi ve küfredin kaderinize bu şarkılar** eşliğinde...



10.3.09

burası bizim evimizmiş ki


Other Towns And Cities - Camera Obscura
bu çalan bizim şarkımızmış.

şu daracık görünen, balkonunda masa olan, çiçekleri olan evmiş bizimki.

bu da yatak odamızmış.

kutu'ymuş evimizin adı. ne daha azı ne de fazlası.

birgün birgün bir çocuk eve de gelmiş kimse yok açmış bakmış dolabı şeker de sanmış ilacı!



* balık - 10 mart 09

Şu günlerde zekanızdan yararlanmanız ve tam anlamıyla akılcı olmanız gerekmekte. Süregelen işbirliği varsa karşı tarafın hareketlerine çok dikkat edin.
Bir kısmetiniz var bunu kıskanan biri sizinle uğraşacak. Dost sandığınız bu insanın tutumu sizi şaşırtacak. Ani duygulara kapılmadan karar vermelisiniz. Onu çevrenizden uzaklaştırmalısınız. Bir tatil düşünüyorsunuz. Bu sizin için iyi olacak. Zira son günlerde ailenizin geçirdiği kötü olaylar sizi bir hayli yıpratmış. Bir an önce kendinizi deniz kıyısına atın.

Yok artık daha neler!!!

9.3.09


The lonely bench
Originally uploaded by *party pooper*
senmişsin aylardır içimi sıkan, bir ayağımdan zincirliymişim gibi hissettiren!
şimdi sen gittin ya tüy kadar hafifim artık.
ne kadar basitmişsin oysa ben fazla anlam yüklemişim sana
kinli ve sinsi bakışlarınla yeni arkadaşlar edinmeye çalış
arkasından tek tek konuştuğun insanların yüzlerine gül, kıçlarından ayrılma şimdi
hadi bakalım
otur mal gibi ders çalış sadece
yalnızlığından kaç
bundan sonra bende yokum!

8.3.09

bugün bi film izlesem hayatıma neşe katsa mesela, birden içim mutlulukla dolsa, yüzümde salak bi tebessüm belirse. hı güzel olmaz mı? şöyle Le Fabuleux Destin d'Amélie Poulain ya da Jeux d'enfants tadında bir film. belki de en iyisi Crna mačka, beli mačor gibi bir kusturica filmi izlemek.

*

Watch more NETLOG videos on AOL Video



*

hayatımdan tamamen çıkardığım insan sayısı 3 oldu; hiçbiri bu kadar seviyesizleşmemişti. ya 3 ya hiç der anneannem çay içerken. umarım bu olay içinde böyle olur bu.
bugün benim 21.doğum günüm!

7.3.09

her kim ki bana bu kitap ayracını alırsa gözlerinden öperim!



yaşasın bobiler! çok güldüm gece gece!


o güzel bereleri ören güzel ve yaratıcı hatun'a, doğum günüm olduğunu öğrenince(2gün vardı aslında daha) aldığım dvd'yi bana hediye eden, güler yüzlü cd'ci çocuk'a, her daim yanımda olan g.'ye, sıkılıp usanmadan bana hediye almaya çalışan ve sonunda en güzelini alan y. ve o.'ya, sakal ahalisine, yüksel caddesi sakinlerine ve bugünümün güzel geçmesini sağlayan herşey ve herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

kalk gidelim ne var, kim gelirse gelsin..

kelimeler şeytan işi!

biri bana artık ders çalışmam gerektiğini harlatabilir mi?

4.3.09

okudum, sizde okuyun, herkes okusun.

bugünlerde en fazla düşündüğüm şey üzerine yazmış virgilius. çokta güzel yazmış.

"... Buraya kadar yazdıklarımda bağımlılık deyip durduklarım, aslında sosyal hayatın bize dikte ettiği şeyler, zayıflıklarımızın neden olduğu yalnızlık korkumuza karşı kimimizin kabullendiği, kimilerinin de bilinçli/bilinçsizce tercih ettiği bir savunma mekanizmaları manzumesi. Çeşit çeşittir bu mersiyeler; sevdiğimiz kadına/erkeğe öylesine taparız ki, onsuz kalmamak için kendimizden taviz vermeyi göze alırız. Ailemize sırtımızı o kadar sıkı bir şekilde dayamışızdır ki, onların istediği gibi bir çocuk olabilmek için kendi karakterimizi geliştirip hayatımızı yaşamak yerine, bizden nasıl olmamızı bekliyorlarsa öyle şekil alır, sonra da iyi çocuk olduğumuz illüzyonuna kendimizi inandırırız. Dostlarımızın, komşumuzun, iş ortamını paylaştığımız kimselerin, falanca ve filancaların beklentileriyle yaşamak ve göz önünde bulundurmak suretiyle yalan ve riyakârlık içinde bir hayata sürükleriz kendimizi. Her insanın hayatı roman değildir, kimisi şiir gibi yaşar. Yazık ki kimi şiirler mersiye formunda oluyor, ölen, daha doğrusu yaşamasına izin verilmeyen ise o kimselerin içlerindeki cevherden başka bir şey değil.


“Acaba ne düşünecekler?” , “acaba ne derler?” gibi sorular, insanın kendisini gerçekleştirmesi önüne çekilen koca bir setten ibaret. Başkalarının hassasiyetleri, eğer kişinin özgürlüğünden daha önce geliyorsa, evet, zayıf, korkak, yalnızlık düşüncesinin dehşete düşürdüğü zavallı bir insanla karşı karşıyayız demektir. Mutluluğu da, mutsuzluğu da başkaları için yaşayan, kendine ihanet eder. Halbuki, biz, kendimize emanetiz, başkalarının kafalarında dolaşandan, içinden geçenlerden değil, kendimize karşı sorumluyuz. Öyleyse nedir endişelerimizin, çekincelerimizin, öfkelerimizin, kıskançlıklarımızın, üzüntülerimizin sebebi? Bunların çoğu, “başkalarının ne düşüneceği?” üzerinedir. Kişinin kendisi nerede peki?"

yazının devamı için tık.

1.3.09

misafirliğin kısası..



hayvanlarla hayvan olma. haklıysan inat et. payına düşeni söke söke al, iç, dans et, seviş, oku, seyret, dinle. VE DÜŞÜN! hayatını adayacağın idealler, ruhunu büyütecek düşler edin. vücudunu ise çöpe at!

HEMEN!
...


*küçük iskender

*illüstrasyon: sadi güran