30.12.09

yılsonu yazısı yazıcaktım. ağır-konulu. ama ders çalışmam lazım. yazıcam daha sonra.

26.12.09

kokoreç kokokokoo


"coco avant chanel"i izledim nihayet. filmi izlemek istememin sebebi chanel'in hayatından çok audrey tautou'ydu. ama audrey kadar coco'dan da etkilendim, inkar edemem. markalarla vs. ile pek ilgim alakam yoktur fakat tamamen de bihaber değilim. sonuç olarak coco chanel'e saygı duydum. audrey zaten baştacı. gerçi ben "devil wears prada"yı da çok sevmiştim.bak ya yine dikiş öğrenme damarım kabardı. birkaç senedir deli gibi dikiş dikmeyi öğrenmek istiyorum. patron falan çok ilginç.
herneyse.

4 ocakta finallerim başlıyor. perşembe istanbula gidiyorum. okulun uzayıp uzamayacağı bu döneme bağlı. noel babadan azıcık akıl-fikir istesem yollar mı acep*

20.12.09

palas pandıras




uzun süredir yazamıyorum birşeyler. ne klavye ne de kağıt kalem cazip gelmiyordu bu aralar. aylar süren sınavların da etkisi var sanırım bunda. okumaktan ve yazmaktan sıkıldım.
*
kendimi çok boş hissediyorum bu aralar. sanki çevremdekilere aktaracak hiçbirşeyim yok gibi. düşünemiyorum gibi. düşünüyorum da uyulayamıyorum gibi. üşengeçlik var serde. bu durgunluktan hoşnut değilim ama. yakında geçer umuduyla harcıyorum zamanımı. içime kapanasım var.
*
son 3-4 aydır birşeyler değişiyor hayatımda. isim koyamam şu an bu değişikliklere ama iyidir iyi. alışmaya çalışıyorum sadece. bazen durup uzaktan bakmak istiyorum kendime, yaptıklarıma, yaşadıklarıma. ama onuda yapamıyorum. sanki çokçok ağır birşey var üstümde ve ben onu kaldırıp hareket edemiyorum bir türlü.
*
sabretmek lazım.
*
tanımadığın birini sevebilmek çok garip. sevmek kendiliğinden mi olur yoksa sevmek çalışılarak olacak birşey midir?
*
fotoğraf makinamı da yeniden ele almalıyım özledim.
*
g. iyi haberler verdi tam da bu yazıyı yazarken. birden bir mutluluk dolddu içime. sanırım üzerimdeki yükün bir kısmı uçtu gitti.
*
hayat bize güzel (.
*
başlık: can yücel'den
fotoğraf: simon crubellier

13.12.09

"birini elde edinceye kadar uğraşan, sonra sıkılıp bırakan. aşka inanmayan, ama insanları kendine bağlamaktan büyük zevk alan aptal. ..." diye ne güzel ifade etmiş larien. işte o küçük aptaldan bir tane benim içimde de vardı. umarım bu sefer gitmiştir. ve herşey çok güzel olur.

dün geceki dostum yine bira ve kahve.

zaman zaman okuduklarımı paylaşmaktan kendimi alamıyorum.
http://anahtardeligi.blogspot.com/

12.12.09

aşık mıyız?



biz çok mutluyuz. hayat çok garip. ama istediğimiz gibi... çok hızlı. daha çok vakit geçirsek. hep istesek hep gerçekleşse. herkes sevdiceğine kavuşsa. çiçekler böcekler falan işte ama mevsim kış, havalar soğuk. yinede seğmenler parkı bu havada bile çok güzel. hele ki elinizi tutan, içinizi ısıtan sıcacık bir el varsa... ama yoksa  onun da ayrı bir güzelliği var. o da olmalı bazen ama süreklilik iyi değil.

bu gecelik bu kadar saçmalama yeter. öptüm gözlerinden blog.

3.12.09



Aklıma sokakları dolaşan devrimci çocuklar geliyor. Hangi sokağa sapacaklarını hala bilmiyorlar mı diye endişeleniyorum. Hangi gün öleceklerini bildikleri gibi... Ne zaman dışarı çıksam bu çocuklarla karşılaşıyorum. Dünyanın en güzel yüzleri onların. Dünyanın en güzel sol elleri onların, dünyanın en güzel gözleri... Devrilip dursalar da hala onlara bakınca hayata bağlanıyorum. Kocaman pis sürülerin üstüne yürüyen hala onların siyah kazakları. Hala en coşkulu hikayeyi uzatıyorlar nefretin kollarına. Kırılsın istiyorlaar bu kör duvarlar. İnsan devrilecekse senin gibi devrilmeli Atilla, onlar gibi.

umay umay
bütün güzel çocuklar şüpheli sayfa24

fotoğraf.  i.Anton