26.12.10

öse yeme götümü ye #

1-80 soruya 180dk vermenin mantığı nedir?

2-tamam 180dk’yı verdin neden ilk 135dk sınavdan çıkartmıyorsun?

3-soruları sızdıran y.rrak kafalılar senin içindeyken ne hakla bana hırsız muamelesi yapıyosun?

4-içeride ön çaprazımda psikopat bir kız vardı. gerçekten. sınav boyunca kalemi açıp durdu. hırşt hırşt hırşt… kafamızı beynimizi s.kti amk. hayır anormal olan orada kullanabileceği bir kalem daha var. bende de aynı kalemden var. bi kalemi açmama bile gerek kalmadı. zaten dil sınavı yani test lan kalemle napıyosun o kadar? ama yook bizimki sayko ya yetmedi ona. sınav bitti 135 dk bitsin diye salaklanıyorum, kız toparlandı, kitabı kağıdı düzenledi koydu kenara aha dedim huzur-ki demez olaydım lan, karı yine başladı kalemi açmaya. sıranın üstü doldu kalemtraştan çıkan çöplerle bizimki hala açıyor.

5-unuttum.

21.11.10

güneşli pazarlar.

işte pazar günümüzü gün edicek şarkılar.

Tuşların Tıkırtısı: Pötibörümden ettin beni Sinem Kobal

Tuşların Tıkırtısı: Pötibörümden ettin beni Sinem Kobal: "Geçen gün yine 32 ekran tv'min önüne oturmuş, çamaşır suyu lekeli tişörtümle Flaş Tv'yi izliyorum, dedim ''Sürekli Flaş TV olmaz başka kanal..."

tatilmatil.bayrammayram.denizmeniz.köymöy.doğamoğa.keçimeçi.kediköpek.


işte bu benim gerçek yüzüm. bence pala bana olmuş.



deniz ve güneş böyleydi ölüdeniz'de. yüzmelere suyla oynamalara doyamadım.                                                                            



ufo görmüş masum köylü aslında benim kuzenim.



şu manzarada yumuşacık sıcacık pizza yemek. güneşin batışını seyretmek. bir de bira olsaydı buz gibi...



4.11.10

abdkg*

ben evde geçirdiğim hergün  söyle şeyler oluyor. o yüzden sokaklarda olmalıyım ben.

bir de bu arkadaşlar var. -lar diyorum çünkü arkadakilerin 3ü de bana bakıyo. keçileri seviyorum. inkar edemem.

evet ilkokuldan beri şarkım belli. çilli bombombom. ama ben bu şarkının sadece adile naşit ve hababam sınıfı versiyonunu seviyorum.

çiftlik hayatını hergün biraz daha sevmeye başladım. hangi çizme benim bilin bakalım.

bilin bakalım bunlar ne?


evet. bunlarda can sıkıntısı ve tüm günü evde geçirme sonucu olan şeyler.
gözlerinizden öpüyorum.

bu şarkıyı da sadece kendime armağan ediyorum.



*bu şarkıyı(başlıktaki) bilen ne dilerse dilesin benden.

4.10.10

evet burdayım noolmuş 24352 gündür yazmadıysam noolmuş?!

oha! -ayıp kızım aylardır yazmıyosun, aylar sonra ilk yazdığın kelime de oha! olmuş- amaan bissürü şey olmuş şimdi hangi birinden bahsetmeli bilemedim.

babam gidiyo lan. şaka maka derken iş yerinde veda yemekleri bile düzenlenmeye başladı. en iyi ihtimal marmaris, en kötü ihtimal ise yatağan. olsun en kötüsü bile ankaradan iyidir temennisindeyiz. olm nasıl olcak şimdi ya. bi yanım istiyo o yea kafam rahat nerde akşam orda sabah günler geceler beni bekliyo diyorum ama yok yani diğer taraftan da çok özlerim ki ben onu. hoff.

hani bikaç ay önce ağladım sızladım kıçımı yırttım ya okulu bitirmek, intörn olmak için. şimdi de sıkılıyorum. -tamam be niye çemkiriyosun bende biliyorum, dengesizim- gece gündüz kedi köpek. sorunlu sahipleri ve sorumsuz hekimleri. of hayat çok karmaşık.

sevdicek orda ben burda iki ayağımızı bi pabuca sokamadık -tabi sokamayız iki ayak bi pabuca sığmaz di mi?- görüşüp koklaşamadıkta kaç aydır. neyse az kaldı. efsane dönüyor. wuhu.

şimdi sıkıldım. gidiyorum. sonra görüşürüz. öptüm.

2.9.10

geleli 2 gün oldu. maçlarda olmasa sıkıntıdan ölebilirdim. pazar akşamı dönüyorum iskeleye, 5gün 5gündür.
yazamadım yine.

23.8.10

herkesin kendinden kaçacağı yerlerde*


haftalardır 10lu hanelerin altına inmeyen ev nüfusu bir anda 4e düştü. bunalımdayım. şaka şaka değilim valla. dün bir delilik yapıp saçlarımı boyamamın bunalımla ilgisi yok. can sıkıntısı, değişiklik arzusu mevzubahis. aslında saçlarımı kestirmeye kıyamadığımdan bahane yaratmak istedim kendime. ondan sonracığıma geceleri terasta uyuduk falan. ortam şahane. evde bulduğumuz tüm minderler, kilimler hepsi terasta, yıldızları izleye izleye uyuduk ama işte sabah güneş doğunca sorun yaratıyo en geç dokuzda uyanmak zorunda kalıyoduk. neyse bu tatilin en güzel kısmı bozcaada'da geçen zamandı sanırım. adaya yerleşicem heralde günün birinde, belli olmaz belki sadece yazlıkçı olurum. olmam da neyse.

saçlarımda bi komik komikte değilde değişik. ama ben görmediğim için sorun yok tabi, bakanlar düşünsün. dipler açık uçlar koyu renk, oysa ki ben tam tersini hayaletmiştim. alışmadık dötte don durmuyo işte naparsın. havada bi rüzgarlı ki 2 gündür sorma. gözüm, burnum toz toprak dolu. ama sıcak yinede. şu sıcaklarla aramı düzeltemedim bi. pantolon giymeyi falan özledim, arada ayakkabı ve sweat falan da giysem fena olmaz hani. insanoğlu işte. memnun olmaz hiç, hep olmayanı ister. ben en iyisi bozcaadaya gidiyim. mis gibi hava, buz gibi su, sıcacık insanlar.

ayrıca şu hayatta en sevmediğim varlıkların kara sinekler ve sivri sinekler olduğuna karar verdim. sabrımı denediklerine eminim. teslim olmayacağım.

o değilde bu sene okul bitiyo. ben ise bittikten sonra ne yapacağımı hala bilmiyorum. bütün sene bitsin diye gerim gerim gerildim. b.k var sanki. neyse işte bitsinde kurtulayım. amaan şey'in de dediği gibi koy dötüne.
zaten bizim en sevdiğimiz spontane. o yüzden bekleyelim de görelim.

 *özdemir asaf

14.8.10

baştan söyliyim iki tarafada aynı şeyleri göndermekten zevk almıyorum. ama sadece ikisinden birini takip eden pek çok kişi var. napiyim herkes görsün istiyorum. hof.

ben özünde fethiyeli bir insanım. bilmeyenler için fethiye, muğla'nın güzide bir ilçesidir.

4.8.10

♥♥

3 günde 2 kitap

ikisi bitti. 3.sü çıkmamış daha. neyseki ben daha yeni okudum. 3. kitapta bu ay sonunda çıkıcakmış.

  • akçay'dayım. eriyorum. ama sevdicek burda.
  • yarın kuzende burda.
  • ev kalabalık.
  • anneannem yaşlı.
  • su sıcak.
  • büfe canlı. bulaşık çok.

25.7.10

o zaman bana müsade

cuma günü nihayet tüm sınavlardan kurtuldum. ve sanırım okulu uzatmıyorum. yani son sınavımda iyiydi ona güveniyorum.

ben artık gidiyim değil mi ankara'dan? içim kurudu valla. en geç perşembeye kaçarım. akçay altınoluk küçükkuyu ayvalık hattındakilere selam ederim.

17.7.10

şimdiden özlemek...

o gün aceleden toparlayıp yazamamıştım sözleri. hani o 'en sevdiğim' yazan siyah beyaz fotoğrafımız var ya, işte onun yanına...



bir siyah beyaz fotoğrafım ben
tozlu raflardayım
eski albümlerde
yağmurlu günlerde
alçak gönüllü bir su birikintisiyim
şehrin karanlık sokaklarında
donu düşük çocukların yaptığı
kağıttan bir gemiyim
yüzüyorum, yüzüyor muyum? 
bilmiyorum ...
bir gün batımıyım güneyde
bir akşam vaktiyim 
 ucuz bir şarabın şişesiyim denizde
yüzüyorum, yüzüyor muyum?
bilmiyor musun?
birgün bir yağmur sonrası
siyah beyaz bir fotoğraf bulacaksın yerlerde
işte o an bir kıpırtıyım yüreğinde
ve iki damla yaş olacağım güneşli gözlerinde...


27.6.10

ne zamandan beri bir blog yazarısın ve bu kadar renkli konuları kelimelere dökmekte nasıl bu kadar başarılısın?

2007 eylülünden beri yazıyormuşum. iyi bir yazar değilimdir aslında ama yazarak ifade etmek daha kolay geliyor bana, insanlara laf anlatmaya üşenmemden kaynaklı biraz. çok konuşan biri değilim. of saçmaladım. idare et.

Ask me anything

hey meeen! wassap?

hey ho let's go! pek dinlerdim eskiden. lan! yaşlanıyo muyum yoksa hoof.
onu seversen bunu da dinle, bunu da severdim ben.

bunları söylemicektim ben ama neyse. artık çıktı klavyeden bi kere. geri dönüş yok -bkz.delikanlılığın kitabı sf 678, kural 362527-.

 çarşamba bitiyo herşey. ama dananın kuyruğu yarın kopucak büyük ihtimalle. bende ya batıcam ya çıkıcam. 1.ihtimal -iyi olan- en fazla 3 dersten kalıp 19-23ünde 3 ders sınavlarına giricem ve intörn olarak mezuniyete günler sayıcam, kafam rahat olucak, o yer senin bu şehir benim gezicem. gidemediğim her şehrin, her dostun kapısını çalıp geçen 4 yılımın acısını çıkarıcam. 2. ihtimal de ise 4 dersten kalıcam ve okul boku bokuna uzayacak. tüm arkadaşlarım intörn olucak ben onlara bakıcam, yarım dönem boyunca sadece sınavdan sınava okula gidicem ve bir iş bulup çalışmaya başlicam ve kendime bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin isimli eseri armağan edicem. üstüne bir de kahır mektubu zeki müren'den. şarkılar tabiki de yeni rakı sponsorluğunda. ama tekirdağ, efe ya da kulüp rakıya da hayır demem. Yandım Allah! hof şetz!
dua edinde birinci ihtimal tutsun nolur. o zaman ne dilerseniz dileyin benden. hep beraber bi sinerji yaratsakta geçsem ben şu derslerden.

bide acayip rakı içesim var bu ara. artık bu hafta bi ayar çekicem bu duruma da. özledim ulan.


*p.s: oha! yazıya ramones'la başlayıp zeki müren'le bitirmişim. söylemiştim di mi kişilik bölünmesi yaşıyorum ben zaman zaman.

23.6.10

ömür dediğin

bundan sonra hep birşeyler için gün sayıcakmışım gibi hissediyorum.

20.6.10

başarabilir miyiz sence?
unutur muyuz herşeyi.
geçer mi kalp acısı,
peki hayal kırıklıkları?
serin olsa bide derin olsa mesela.
gözlerimizi kapatık atlasak n'olacağımızı düşünmeden
nefes alır mıyız yeniden?
biçaresi vardır elbet.
o zaman 8 bizim sayımız olsun
hem o düşse de sonsuz olur.
olur mu?
peki ya sonu kötüyse dayanabilir miyiz sonsuza?
bitirip tüketmeden...
bi çaresi bulunur belki
polyanna yaşıyor mu?

hiçbirvaadiolmayanyazı

sıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntı
sıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntısıkıntıbunaltıbunaltıbunaltıbunaltıbunaltıbunaltı
bunaltıbunaltıbunaltıbunaltıbunaldıbunaltıbunaltıbunaltıbunaltıbunaltıbunaltısabırsabrı
sabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabır
sabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabır
sabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabır
sabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırsabırdenizdenizdenizdenizdeniz
denizdenizdnizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdeniz
denizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdeniz
denizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdenizdeniz
huzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzur
huzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzur
huzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzur
huzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzurhuzur
huzurhuzurhuzurintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörn
intörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörn
intörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörnintörn
intörnintörnintörnintörnintörnintörn...


ps: hepsini tek tek yazdım.
ps: çok sıkıldım lan.

11.6.10

fazlaca sikindirik kelimesi içerir.


son iki yıldır dünyanın en skindirik derslerinden kalma rekoruma bir yenisini daha eklemiş bulunuyorum.
artık okuldan da, meslekten de, hocasından öğrencisine kadar herşeyinden soğudum yemin ederim. hayır ne çok sevmiştim oysaki ama yok yani olacak gibi değil. bitsin de kurtuliim istiyorum sadece. artık ne doktora ne klinik hiçbişey yok gözümde. bitince napıcaksam bu kafayla.
hayır yani benim anlamadığım: şimdi benim bu şaşkın bakışlı kız gibi olmam gerekirken, benim kendimi niye palpe edilen inek gibi hissetiğim?
hoff...
*
bu arada insanların ay tatil ay bitti ay götüm ay başım ay son sınavım ay sınıfı geçtim temalı yazılarını, fotoğraflarını, konuşmalarını bilmemnelerini görmek istemediğimden sosyal ortamlarda, öğrencilerin fazlasıyla bulunduğu topluma açık alanlarda bulunmamaya gayret ediyorum.
 *
ayrıca ben dünyanın en skindirik iki ceptelefonuna sahip insanıyım. ki bunların ikisi de aynı anda bozulabilme yeteneğine sahip. bir haftadır telefonsuz dolanıyorum etrafta, ha bu bi kayıp mı yoo değil. kafam rahat. ama çevremdekiler için aynısını söyleyemicem. ulaşmak isteyipte bulamayanlar sayıp sövüyolardır 24saat. yaptırsana diyen zekaküpü arkadaşlarada birini yaptırdığımı 2gün üstüste tamirciye gidip 30lira bayıldığımı ve eve gelince telefonoğlu telefonun bu seferde şebekeyi bulamadığını söylemeyi bir borç bilirim.


bir de bu ara delicesine buralardan siktirolup gitme istediği var içimde. öyle tatil matil değil. bildiğin amerikaya, kanadaya, afrikaya ya da yeni zelandamsı bir yere taşınmak isteğiyle yanıp tutuşuyorum. şu okul bitsin hele de. ben araştırmalara başladım zaten.
*
o değilde 5 gündür götüm götüm yaşıyorum. pazartesi otobüs köşelerinde bayılıp ölmekten son anda kurtuldum. bir anda aşırı terlemeyle başlayan durum, halsizlik, nefes alamama ve son anda göz kararması, kulak uğuldamasıyla bayılmaya gidiyordu ki son anda kendimizi otobüsten atıp benim yere oturmamla yırttık. ogün sevdicek yanımda olmasaydı nolurdu bilmiyorum. ayrıca bu duruma daha önceden yabancı olmadığımdan bu sefer biraz araştırma yapma gereği duydum ve tüm sonuçlar beni vazovagal senkopa yönlendirdi. sınavlardan sonra bir kardiyoloğa görünmekte şart oldu.  
 *
 daha söyleyeceklerim de vardı da kafam dağıldı yine unuttum. aklıma gelirse yazarım.
 (sevdicek okumasın isterim bu yazıyı bu kadar ağzıbozuk bilmesin beni.)

5.6.10

yazmaya üşendiğimden okuduklarımdan bir kuple sunacağım sizlere şimdilik.

diğeri ise finduilas'tan: Aa internetler mi kesildi?

evet şimdilik bu kadar olunca eklerim daha.

p.s: mr and mrs smith go to the seaside. ya ben? 1 temmuza kadar finallerdeyim anacım. öptüm gözlerinizden.

1.6.10

ders çalışmaktan kaçan öğrenci ne yapar?

İstediğim gibi bir film izledim nihayet yavrum gülüm canım blög. Sinemada kaçırmıştım. Bugün tesadüfen dvdleri kurcalarken elime geldi, dedim evet budur. Şu an bu kararımdan dolayı tebrik ediyorum kendimi. Konusunu anlatmıyorum her zamanki gibi ama film arayanlara şevkle tavsiye ederim. Zaten yine bir  Almodóvar filmi, hatunu anlatmaya kelimelerim yetmez zaten, hastasıyım. 
Finaller başladı ya acayip saçmalayasım var ama seninde kafanı .ikmiyim şimdi gece gece. Başka münasip bir zamanda görüşürüz artık. 
öptüm gözlerinden.
*los abrazos rotos.


29.5.10

bugüne bugün

'iş bankası' yazısını 'iç çamaşırı' olarak okumuş bir insanım!
beni de böyle sevin. napalım.

ne güzel çanta. 
biri bulsa, alsa, gönderse ya....







*fotoğraf:billur saatçi

23.5.10

güzel gün*


 
  • bugün tarihe not düşülmesi gereken günlerdendi bence.
  • hacettepeye gidiş büyük adımlardan biriydi.
  • yıllar sonra t. abiyi görmek bambaşka bir duygu.
  • bizimkilerle muhabbetler, geyikler, atışmalar...çok özlemişim.
  • günün kalanını sevdicekle geçirmek, o pek şahane sinema salonunda film izlemek, nefeste birer bira içip azıcık sohbet etmek paha biçilemez.
  • kısaca bugün güzel bir gündü.
  • ayrıca acayip bisiklete binesim var.
  • derste çalışmak lazım artık.
  • o değilde ben kpss'ye giriyorum olm. resmen son dakika golü. ne zaman büyüdük böyle memurluk sınavları falan. nerde kaldı idealistliğim, ben devlette çalışmam günleri?
  • fotoğraf makinasını yeniden ele almalıyım, çekmeliyim çektirmeliyim a dostlar. bugünler bir daha geri gelmez.
  • bi de hayat çok acayip. ayrılıklar, boşanmalar, yeniden başlamalar, yeni aşklar falan.
*fotoğraf: robokow

19.5.10

çorap olasım geldi!

film sepeti

bir insanın son dönemde izlediği tüm filmler mi tırt çıkar arkadaş. filmlerim 15. bilemedin 20.dakikasından itibaren sıkılmaya başlıyorum. yapmadığım şey. can sıkıntısı herhalde. var mı film tavsiyesi olan?

6.5.10

mübaşir kaçar

oluyomuş lan. bizim okulda da mucizeler olabiliyomuş. şans bizede gülebiliyomuş.dünkü iki sına içinde o kadar umutsuzdum ki. sırf sınavlara girmiş olmak için giricektim. herneyse gergin bekleyişler, mide bulantılarından sonra sınava girdik. 464738tane hastalık olan sınavdan sadece 5 soru geldi ve şaka gibi sadece ilk 5 haftanın konularıydı (12.haftadayız). ters köşeye yattık yani yine. sorular çok kolaydı ama nasıl olsa biliyorum diyip bi kere okuyup geçtiğimiz şeylerdi. o yüzden patlayabilir. ikinci sınava koşarken dedik şans bugün güldü bi kere bunda da sopasını göstericek heralde bize. ama yok o da olmadı. o da beklenenin çok ötesinde hafif geçti ve böylece 5 haftalık vize maratonu geride kaldı. hala intörn olma umudum var yani. uzatmicam olm kararlıyım.

herneyse bu gün bohçamı toplayıp terkediyorum ankara'yı.yarın itibariyle akçay'dayım. manitamı seviyorum burdan da söyliyim. nur olsun feyz olsun.

28.4.10

belki de

hayatımın son 5 vizesi kalmıştır. 
temmuzda herşey bitmiş olacaktır.
nolur öyle olsun.

25.4.10

huzur

bana burda böyle sevdiğimle/sevdiklerimle huzur dolu uykular nasip et yarabbim
bu gencayı da sahibine bağışla 
dinimiz amin.

dumçıktıs

bulursan dinle bu yandakini, değişiklik yap biraz, pek keyifli.
bulamazsan da bana gel ben buldururum sana.
bi de ne yalan söyliyim tnk'nin albümünü kardem'den daha çok sevdim. ankara işte daşından doprağından yetenek fışkırıyor(oha ne dedim? fışkı dedim. hayır lan fışkırmak dedim)
bide bişey isticem senden boş vaktin olursa bana dua etsene. şu boktan okul bitsin artık ya uğraşmak istemiyorum daha fazla (he mezun olcanda nolcak diyosun di mi? sıkıntı her zaman mevcut ama ben kendimi okul dışındaki canavarla savaşmaya hazır hissediyorum. yok lan. hissetmiyorum. sadece intörn olayım da bir yıl kafam rahat kpss, üds, ales falan uğraşiyim istiyorum. kısa zamanlı planlar yani, uzun vadeye yayınca malum hayalkırıklığı.)
5 mayısı bekliyorum. beklemedeyim. belki 5inden sonra ziyeretinize gelirim, bi adalar turu yaparız, bir rum meyhanesinde sabahlarız. belki istiklalde oluruz ya da kadıköyde ya da eskişehirdeyizdir belki. hatta daha da çıldırıp güneye ineriz ya da kuzeyin çocukları oluruz.
neyse bu zımbırtılar için ders çalışmam lazım ki kafam ve vicdanım rahat olsun di mi?
o zaman let's go babe.

23.4.10

entarisi ala benziyor, şeftalisi bala benziyor

  • ooh lan şu an ço güzel biyerdeyim. önümde deniz arkamda orman. elimin altında internet. arka fonda piiz ve tnk.  yok an deniz yalan deniz yerine göl var ama diğer yazdıklarım doğru valla bak. bilgisayarın kamerasından fotoğraf çekmeyi becerebilseydim çekip koycaktım ama olmadı beceremedim lan.
  • bugün sıradan insanlar içün küçük ama bizim için büyük bi gündü. meşhuur bedükdansı sahnelendi bugün. valla çocuklar pek şahaneydi olm. çok duygulandım. sevgili poçik ve şey ellerine emeklerine sağlık. bedük bizim şenliklere de geliyomuş automatic çalarken yırtık dondan fırlar gibi sahneye çıkan 3 mal görürseniz onlar biziz. yabancı değil, paniğe gerenk yok.
  • laaan döt telefon etti tam da bu yazıyı yazarken. haspam kuşadası'nda bana nispet yapıyo.  demirbey de yanında gençmühendisler teknik gezide. genç baytarlar nerede?
  • larien de yüzüme vurmuş zaten safsın diye. safım, temizim olm. sizin içiniz fena. 
  • bide doğumdan 40 aldım. sıçmık.
  • çok küfredesim var ama içimden ediyorum. nihahah.
  • hadi sıkıldım yazmicam daha. sonra öperim gözlerinizden.
  • hoff bide ben memleketi özledim. yaz gelse de gitsem ya. bi ölüdeniz havası alsam ya. hoof.
  • yok yok o ben değilim gerçekten. hala 7 tane vizesi olan ben değilim. yoo yo. nayır nolamaz.

11.4.10

hep destek tam destek ou yeağ

Efenim şimdi bu bizim cankuş Demirbey göstermiş bir cesaret atmış kendini kurtlar sofrasına. Boyuna posuna bıyığına bakmadan adaylığını koymuş bö!2010 kişisel bloglar kategorisine. Ne yapalım bize de onu bu zor günlerinde yalnız bırakmamak düşer. 

Dolma Biber Tezgahı'nı Yayma ve Demirbey'i Destekleme Cemiyeti iftiharla sunar:
http://dolmabibertezgahi.blogspot.com/

bö!2010 sayfasına gidip 2dakika süren bir üyelik alarak oylamaya katılabilirsiniz dilber dudakları, hanım göbekleri, kadınbutları.

*evet reklamları izlediniz bugünlük bu kadar. yayında ve yapımda emeği geçen herkesi gıdıklıyorum. atlara ve nallara dönüyorum. ayarımı bozmayın yoksa kayarım diyorum. mihanikiyetim bozuldu hata veriyorum a dostlar. canını seven kaçsın. can kim tanımıyorum. öhüe sevdicek birazdan bursaya gidiyo, cumaya bizim evde çılgın bir tekila partisi var, kuzen ygs'de derecelenme yolunda, bende böyle takılıyorum işte.

27.3.10

alıntı*

"herkes herkesi sever.
herkes herkesi öper.
herkes herkese bakar.

ama herkes başka sever herkesi. belki aynı öper, kısmen aynı bakar, ama başka sever. az değil, çok değil, başka sever. sen bilirsin, anlarsın bazı şeyleri, ama diyemezsin. binlerce kelime gelir dudaklarıma, sen beni öpersin, susarım. seviyorum demek isterim, sen bana bakarsın, biz güleriz, susarım.

konuşuruz, anlatırım, belki kimseye anlatmadıklarımı. belki annemi, belki babamı, belki onları, bunları. duvarları kaldırırım, gardım düşer, savaşmam, ama kaybetmem de. dokunurum ben, bakarım, yazarım. seviyorum demek isterim, sen bana bakarsın, biz güleriz, susarım.

biz senle nedenleri konuruşuz. neyi değil, ne zamanı değil, sonuçları buluruz."


* http://tutarsizhickirik.blogspot.com/

.

21.3.10

çingene ruhum!

bak işte havalar ısınmaya başladıkça bende canlanıyorum, renkleniyorum. bak burda söyledim. sonra vay efendim benim niye haberim yok, vay efendim sen bizsiz nasıl göbecikler atarsın, ederlezi'de nasıl hüngür hüngür ağlarsın demeyin. gelin birlikte olsun.

20.3.10

ben sıkıldığım zamanlar yazıyormuşum

  • tabikide 2 kez üstüste yazılarımı kaydetmeden, yayınlamadan hata veren blogger'a kızdığımdan yazmamazlık yapmıyorum. hiç ilgisi yok! hah uyuz blogger yüzünden yazmıyorum tabikide ayrıca tumblr'ın gözünü seveyim.
  • garip garip işlerle uğraşıyorum bu ara. hepsi boş işler yalnız ha sakın ciddiye alma. dünyanın en boş en gamsız en rahat insanı olcam o derece genişlik yani(nerdeee)
  • mesela şu an sırf ders çalışmamak için yazan ben değilim. hatta geçen gün sevdiceği internet ve bilgisayarla kandırıp 1 saat beni beklemesini isteyen de ben değildim. yok canım sevdicek blogumu tabikide görmedi!
  • hah. gördü tabi hatta ben kendi ellerimle açtım. ben o bi saat derslerde sürünürken o da bi güzel okumuş herbişeyi.
  • herneyse fazla yazasım yok bu ara. havalar ısınsın, çayır çimen gezelim, huzurlu olalım, sınavlarımız güzel geçsin, o konser senin bu konser benim gezelim, hoplayalım zıplayalım dostlarla budur yani tek istediğim daha ne olsun.
  • yok lan okul bitsin yeter şimdilik.
  • dün akşam if orucumu bozdum. afedersin çük kadar mekan. şaka şaka. ben boşken gittim gördüm, sevdicek çay ısmarladı mekanında.
  • peki bu akşam aptal bi dersin dahada aptal quizi yüzünden kaçırdığım dengesiz herifler konserine mi yanayım, sevdicekle eğlenip coşamamaya mı yoksa annemin izmire gitmekten vazgeçip kızlarla haylini kurduğumuz geleneksel pijama-alkol gecesinin yalan olmasına mı yanayım. ha ne dersin dostum? 
          hadi söylemesi senden yanması benden.  çok pis yanarım vallaha bak.

23.2.10

300.postingen



dinleyip dinleyip bıkmam. 300.post armağanım olsun bu şarkı sana, bana, ona.

içimdeki öküze oha derim gerektiğinde.

mail adresime gelen saçma sapan şeylerden birini seninle paylaşmak istedim blog. biliyorum zaten seni ihmal ediyorum bu aralar ama bak 23 yaşında evlenecekmişim. facebookta 2013te evleneceksin demişti. ben ki lise yıllarımı yoh yahu ne evlenmesi manyak mıyım diye geçirmiştim bak gördün mü şimdi nerdeyse ilk evlenen ben oluciğim. demek ki neymiş büyük konuşmamak lazımmış. gerçi şu blog camiasında ne saman altından su yürüten ne gizli gizli yüzükler takan arkadaşlar var. onlar bi yıldırım nikahı kıyıp gelirlerse bak gitti işte birincilik. peeh. aman ya acayip saçmalayasım var en iyisi susmak. her neyse şimdi o muhteşem formülü seninle paylaşmak istiyorum.
öncelikle evlenmek istediğimiz en geç yaşı buluyoruz ve buna n= diyoruz.
sonracığıma ilk kez bir sevdiceğimiz için ben bununla evlenirim dediğimiz yaşı hatırlıyoruz ve buna da p= diyoruz.
bundan sonra iş matematiğin kudretli kollarına kalıyor.
efenim n'den p'yi çıkarıyoruz ve sonucu 0.368 ile çarpıyoruz.
bulduğumuz sonuca da pyi ekliyoruz. ve bu bizim evlilik yaşımız oluyor.
[(n-p)x0.368]+p=evleneceğin yaş
benimki 23 çıktığına göre bil bakalım n=? p=? hadi kolay gelsin.

ya işte sevgili türk istatistikçi sen daha otur oturduğun yerde. bak avustralyalı meslektaşın ne kadar faydalı işlerle uğraşıyor.

teallam ya bi yürü git.

7.2.10

bazen canım sıkılır benim sağa sola dalaşırım.

  • mutlu pazarlar sevgili blog. tamam çemkirme hadi hemen. sınavların da bitti yine yazmıyosun zibidi diye düşündüğünü biliyorum ama bi sor bakalım niye yazmıyorum di mi? 
  • yok lan sorma. cevabım yok çünkü keyfimden yazmıyorum. bi de tumblr ile seni aldatıyorum bazen. herneyse.
  • okul uzamadı şimdilik biliyo musun ipin ucundan döndüm resmen. sevindim ama çok. bu döneme daha bi hevesli başlarım. 
  • yok ya nerde? ders programıma baktım da bu dönem ben yemişim ayvayı (ayva değilde o neyse).
  • cerrahi, dahiliye, doğum, ortopedi, radyoloji, suni tohumlama, anestezi... diye gidiyo bu liste. sıçmışım haberim yok di mi? olsun güzel günler bunlar.
  • bide ziabbs geçen gün yazdı bana. ama benim eşşek kafam hala yazmadı ona. fanzin içinde özgür çocuğu sana yönlendiriyorum en kısa zamanda. ben eskisi kadar ilgilenemiyorum çünkü. malesef.
  • ya ben lisedeyken etilen vardı fanzin, bi de deplase vardı. ikisinede bayılırdım lan. elinize geçerse okuyun mutlaka. hatta elinize geçerse banada yollayın hadi be hacı nolur.
  • insanın canı sıkılmaya görsün. canı sıkılan insanın yapabileceklerinden korkarım arkadaş.
  • örgüye ve yemeğe verdim kendimi. geçen hafta hayatımda ilk defa elmalı turta yaptım. çokta lezzetli oldu valla.
  • kuzenim özel tariflerinden yolluyo artık bana. bunu da dene fotoğrfafını loy mutlaka diye. çok seviniyorum.
  • haber bültenlerinden nefret ediyorum. ki ben nefret kelimesinden hiç hazzetmem.

27.1.10

az kaldı dasti.

şaka maka son iki sınavım kaldı. nasıl biticek nasıl olucak derken geçti gitti bir ay.
dünkü saçma sınavdan sonra da büyük ihtimalle uzatıyorum okulu. bu fikre alışmaya çalışmalıyım.
bugün sevgilimin doğumu geçtiğini -hemde gayet yüksek bir notla- öğrenmemiz ikimize de moral oldu. mutlu olduk. mezuniyete bir adım daha yaklaştı. 3 dersi garantiledi.
bizim hala umudumuz var.
herneyse pazartesiden itibaren sahalara geri dönüyorum.
bekle beni sevgili blog.

19.1.10

"hayatımızdan koskoca bir yıl gitmiş. birimiz babamımızı kaybedeli, hayatlarımız altüst olalı tam bir yıl. ne kadar kötü günlerdi. aksi gibi herşey üstüsteydi bir de. kim için ne için üzüleceğimi şaşırmış durumdaydım. dersler desen iyice boka sarmıştı, en yakın arkadaşım bir anda arkasını dönmüş, düşmanlaşmıştı. herkesten uzak olmaya ihtiyacım vardı. herkesten ve herşeyden. yazın anca anca toparlayabilmiştim kendimi. sonra bugün? koskoca bir yıl. hepimiz için kötü ve zor bir yıl."

17.1.10

http://kucukmubasir.tumblr.com/

yuh çüş oha!



kitabı alalı bir haftayı geçiyor sanırım. ama hem okuduğum başka bir kitap olduğundan hem de finallerden dolayı sıra gelmemişti. az önce kitabı elime aldım ve arka kapağı okudum. sonra kocaman bir sırıtış yerleşti yüzüme. yok artık dedim.


  Bir ömür alemle yaşamak... Düşüncesi bile korkunç geliyordu. Her gün bu evde bi ızdırap gibiyken, bir ömür geçirmek, yavaş yavaş onlara benzemek. Ben akşam "televizyon karşısında koltukta uyuyacak insan değilim" diyordum kendi kendime. Kimse inanmazsa inanmasın ben şehir dışındaki bi üniversiteyi kazanacak, bu evden de bu mahalleden de bu şehirden de kurtulacaktım. Her gece yatarken hayaller kuruyordum. İlk yıl yurtta kalırdım, sonra bi eve çıkardım. Arkadaşlarım gelirdi eve. Çıkıp sabaha kadar sokaklarda gezerdik... Daha öncede söylediğim gibi o yıllarda aklım az çalıştığı için sadece bu iki şeyi hayal edebildim eve çıkınca; "arkadaşlarım gelir, gece sokakta gezeriz".
  Ama bu kadarını hayal edebilmek bile güzeldi be. Bu düşünceler içerisinde benden beklenmeyecek üstün bir çalışma disipliniyle kendimi derslere verdim. Sürekli test çözüyor, bu büyük maratonda diğer öğrencilerle aramdaki farkı kapatmaya çalışıyordum. Onlar bir çaışıyorsa ben iki çalışmak zorundaydım. Buradan kurtulmak için çalışıyordum. Annem babam gibi kanepede televizyon karşısında uyumamak için, onlara benzememek için çalışıyordum. Artık nasıl gaza geldiysem öyle hazırlanmışım sınava ki bütün şehirdışı tercihlerimi geçip çok az sayıda yazdığım İstanbul içi tercihlerimden birini kazandım. Hem de eve çok yakın bir üniversiteyi...
Üniversiteyi kazandığım gün yıkılmıştım.
 Umut Sarıkaya-Benim de söyleyeceklerim var! (iki)(arka kapak)

ya işte sevgili blog anladın sen demek istediğimi.
ben bu adamı çok seviyorum ayrıca bak yine aklıma geldi, gülümsedim.








16.1.10

eğlencesiz yazı.





üniversite eğitimimin 4.yılındayım. uzatmazsam 1,5 senem daha var mezun olmak için. peki ben nerdeyim? 4 yılın sonunda yine başladığım yerdeyim. yine ailemin yanında okumaktan mutsuzum. nankörlük etmiyorum, hayır. yıllarca kafamda hayalini kurduğum üniversite hayatının hayal kırıklığını yaşıyorum sadece. çokta yüksekten uçmamıştım halbuki. kurduklarım senin, onun, diğerinin yaşadıklarından çokta farklı değildi. tek başına yaşamayı öğrenerek, düşe kalka ayakta dumaktı tek istediğim. her attığım adımı bildirmek zorunda olmadığım, eve geç geldiğimde nerdeydin, kimler vardı, naptınız sorularını duymadığım... saat 22'ye yaklaştığında içim içimi yememeliydi mesela. istediğim zaman hiçbirşey demeden evden çıkıp istediğim zaman dönmeliydim, evi istediğim gibi dağıtabilmeli, lavobada biriktirdiğim bulaşıklar benden başka kimse için sorun yaratmamalı, istiyorsam evde don-sütyen gezebilmeliydim. böyle basit şeylerdi aslında. peki ne oldu? herşey ertelendi. bu sefer hayaller iş hayatına ertelendi. ama tek farkla. ben artık bunların gerçekleşebileceğine dair inancımı gittikçe kaybediyorum.
bilmiyorum canım sıkılıyor işte fazlaca.
sanırım hergün daha çok sevdiğim sevgilimin de konuyla alakası var. istediğim daha çok vakit geçirmek. sadece bu.
hayır anne-babama da kabahat bulmuyorum. belki bende aynı şeyleri yapardım. kızım için endişelenirdim falan. ama işte ters olan birşeyler var, olmaması gereken birşeyler.
aslında sorunun esas kaynağı belki de aileme olan ekonomik bağımlılığım. ve evet ben eğer bugün küçük, tek kişilik bir evin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar para kazanıyor olsaydım evden ayrılmak için bir dakika bile düşünmezdim. ama okul harcımı hala babamın verdiği bir dünyada çok fazla talepte bulunmaya da hakkım yok sanırım. yine de ters olan birşeyler var.
çok sıkıldım artık.
bir an kendimi kontrol edemeyip söyleyebileceğim şeylerden korkuyorum.
1,5 yıl gözümde nasıl büyüyor anlatamam. uzatma ihtimalimi düşünmek bile istemiyorum.
istediğim bu değildi. hem de hiç.
22 yaşıma birkaç ay kalmışken ergenlikten uzaklaştığımı düşünüyorum. peki nedir bu bendeki anne-babayla çekişme durumu. bazen katlanamama derecesine gelen bıkkınlık? belkide yaşın ilerlemesiyle ilgilidir. kişiliğin artık oturmaya başlamasıdır. bilmiyorum. psikolojiyle alakam yok pek. ama yazın bahar'la bu yüzden tartışmamış mıydım ben? onun hala 10 yaşındaymışız gibi davranmasına değil miydi tavrım? o zaman bu durumu pekala annemle de yaşıyor olabilirim. hatta sen bile yaşıyor olabilirsin. ama senin avantajın anneni özleyecek kadar zamanın var. bense özlemiyorum. ama onları özlemeye ihtiyacım var.
şubat gelmeli ve bir kaçış planı bulmalıyım.

*fotoğraf: raychel sonveeco

11.1.10

Günışığı

Kaç zamandır yazıyorum, ilk ödülümü almak bugüne kısmetmiş. Beni bu ödüle layık gören ern'e sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. ödülün özel bir anlamı olup olmadığını bilmiyorum ama iyi birşey olsa gerek. Bende adettendir diyip 12 blog yazarına bu ödülü gönderiyorum. İsteyen alır istemeyen almaz. Sıralamanın benim açımdan bir önemi yoktur, bence sizde takılmayın.

bir türlü buluşamadığımız genç z.ç'nin çok da yürek burkmayan öyküsü'yle cüneyt 
tüm bunalımları ve güler yüzüyle kendi hayatını ifşa eden ogansamimiyeti ve hayal odası'yla dodo
içtenliğiyle asmalımescit yazarı cem
karizmatik ses tonu ve ilginç kişiliğiyle doma biber tezgahı'ndan demirbey
dostluğuyla ve her daim zorda olsa devam eden kişiliğiyle döt dünya'dan duygu
falana filana düşmüş ama her zaman günümü aydınlatıp yüzümü güldüren gizemli kız özge
zekasına yandığım gökyüzünü bulutlu seven adam serhat
bu sıralar pek severek ve eğlenerek okuduğum larien
doğallığıyla pek sevgili damlo
gizliden gizliye güncesini takip ettiğim karakız görkem
son favorilerimden shine on you bloguyla ms. parılda
 
ve tabiki şekerli çayımla yazılarına takılıp kaldığım ern

ödül malesef sayılıymış. bende öyle bir liste yaptım kafamdan. ödül mödül bahane blog okumak şahane dostlar.
ödülün adını duyunca aklıma ilk gelen little miss sunshine oldu. e o zaman bu sahnede tüm küçükmübaşir okuyucularına gelsin.

5.1.10

herşeyvehiçbirşey

1ay ve 1gün.
hala adaptasyon sorunları
o gün katlanamamak
uzakta olmak istemek
hep yakın olmak istemek
ders çalışmak
çalışmak 
para kazanmak
ve yine uzakta olmak
yalnız* yaşamak
bunlar normal şeyler ama sende biraz eksik
ve çok korkmak
olmadığın gibi davranmak
iki kişi olmak
herkesi çok fazla düşünmek
ya da hiç düşünmemek
ve çok korkmak
konuşamamak
iç sıkıntısı
soğuk hava
ve yine çok korkmak
bilmemek-acizlik
yapmak isteyip yap(a)mamak
ve yine çok korkmak
...