31.1.09


azıcık güneş görünce mutlu olabilen bi insan oldum ben.
bugün sınavlarım bitti nihayet. kötü bi dönemdi ama olsun.
pazartesiden itibaren istanbul'da olcakmışım gibi bir his var içimde.
kitap okumak istiyorum. yine. yeni. yeniden.
fisheye sen ne güzel bişeysin.

31 ocak. sanki önemli bir günmüş gibi.

27.1.09

Zor olsa da galiba dönüyorum sana
Gel dersen hemen
Çağırmazsan geçerken
Yerle gök arası bir yerde
Sen beni tanımazsın
Severim de söylemem
Sen beni uzak sanırsın
Bilirim söz dinlemem


*fotoğraf:robokow

14.1.09

teşekkürler varroa (=

varroayı o kadar içten sevmişim ki bugün uygulama sınavında mikroskopa koyduğum ilk preparatta kendisiyle karşılaştık. azıcık hoşbeş ettik, beni nasıl tanıdın diye fısıldadı, anlattım, seni nerde görsem tanırım dedim, gülümsedi, bende dedi.

sonra diğer preparata baktım. kimi göreyim! cnemidocoptes o da bizim ufaklıklardan, onunlada kısa bir muhabbetten sonra son preparata da bir merhaba demeliyim diye düşündüm. baktım o da bizim tahta kurusu. selam söyledi herkese.

e tabi hoca dayanamadı geldi yanıma sen, dedi kimlerle fısıldaşıyorsun söyle bakalım, onlar kim, nasıl tanıştınız, kimler aracı oldu? bildiğim herşeyi anlattım. sanırım tatmin oldu ki gülümseyerek çıkabilirsin dedi.


(=


*myiasis etkenlerini sınava 11 saat kala öğrenmemi ve bugün anlatabilmemi sağlayan sayın Bölükbaş'a sevgilerimi ve minnetlerimi yolluyorum.

13.1.09


Mutsuzluklar from ToonNation on Vimeo.

az önce

evet, az önce tesadüfen okuduğum bir blog, bir yazı yine. işte aha aynı ben dedim okuyunca. benim düzgün cümleler haline getirip yazamadığımı(tamam üşengecim kabul ediyorum) o yazmış. kendisine sevgilerimi gönderiyorum eline sağlık.
buyrun burdan okuyun: Delinin günlüğü

*son olarak sen deliysen bende deliyim demektir.


*karikatür: yiğit özgür

eğer ben bir... #2

eğer ben bir meyve olsam yeşil erik olurdum demişim bir zamanlar. şimdi böğürtlen de olabileceğimi düşünüyorum. herneyse bugün meyve olmak istemiyorum.


eğer ben bir akar olsaydım varroa jacobsoni olurdum. tercih sebebim bu canlının tipidir yoksa arılarla bir alıp veremediğim yoktur (arılar üzerindeki etkileri için bkz.).


*ayrıca evet ders çalışıyorum n'olmuş yani hıh!

12.1.09

canım hala böğürtlen istiyor.

aklıma geldi çocukken en sevdiğim kitabım "böğürtlen cini ve sarı gaga"ydı. çocukkenki kitaplarımı hep daha çok sevmişimdir zaten.

11.1.09

böğürtlenler kraliçesi


hani şu yol kenarlarında kendiliğinden çıkan böğürtlen ağaçları var ya onlardan istiyorum bi sürü. ama kendiliğinden çıksınlar kimse ekmesin.
ben topliyim onları; elim kolum çizilsin böyle toplarken yüzüm gözüm kıpkırmızı boyansın, aralarından böyle ekşileri çıksın faln değil mi..
ohh

bende böğürtlenler kraliçesi olayım...

10.1.09

gidelim buralardan dayanamıyoruuum

ben hala karşısındakini ikna etmek için zırıl zırıl ağlayan bir çocuğum. hemde 21 yaşında.

p.s:bu yaşıma kadar böyle birşey yapmamıştım.

9.1.09

Move it back move it forth…

şu an yazyorum bişey. aslında bu da yadil. buyrun size klip. izleyin, dansedin.

diyen gitti.

4.1.09

yıllar sonra ilk defa kendi isteğimle ıhlamur içiyorum evet bunu yapıyorum şu an.
sanırım yalnız olduğum için. yılbaşından beri yalnızım evde. kötü mü? hayır. hatta hep istediğim şey. ama bilmiyorum sıkılmaya başladım bu sefer. bu gece geliyo zaten annemlerde. öyle işte yazasım geldi sadece...

laylaylom galiba...


evet bitmeyen sınavlarımın ardı arkası kesilmiyor. bir hafta durgunluktan sonra (tatil demiyorum dikkatinizi çekerim, dersler yine devam etti geçen hafta,her zamanki gibi) yarın viral aşılarla finallerin siftahını yapıyoruz (yapmaz olaydık). perşembe pato var ve ben hala 480 sayfanın yarısını bile aklımda tutabilmiş değilim ki perşembeye kadar zaten bitmez. yine başladı iç sıkıntısı. yılbaşı da bir garipti zaten yani arkadaşlarlaydım, herşey güzeldi falan ama 1 ocak sabahı gelen ölüm haberi(aileden), gazze'deki durum, 7 genç insanın boku bokuna ölmesi, bir ay sürecek finaller vs. derken pekte iyi karşılamadım yeni yılı. zaten pin koduma göre (evet doğru duydunuz varmış böyle birşey) 2009 benim aksilikler yılım olcakmış eh başlangıçta bunun tersini göstermiyor zaten. her neyse..



ders çalışmaktan kaçarken yine internette bloglar aleminde buldum kendimi (ah beni bu kaçışlar yaktı zaten). sonra uzun zamandır ihmal ettiğim deviantart'a zıpladım. ve beni mest eden sadi güran takvimini gördüm. bu senede çizmiş. hep çizsin istediğim nadir adamlardan kendisi.
hem bu sene takvim basılmış ve Kadıköy-Arkaoda'dan isteyen herkes alabiliyormuş. ohh. ama şanslı ben ankara'dayım şubata kadar da istanbulu rüyalarımda görürüm ancak. ama sadi bey bizi de düşünmüş ve istanbul dışındakilere de istedikleri zaman mail ile büyük jpeg versiyonunu yollamaya karar vermiş. ben mailimi attım az önce. gözlerinden öpüyorum kendisi ohh mis (=


p.s: takvim için bkz.
p.s: sadi güran'ın diğer işleri için bkz.






Okulda,anladıkça başaracaksın.
Yaşamda,başardıkça anlayacaksın.
Gelecek mutlu-mutsuz,inanmasan da;
Gözlerin yaşardıkça anlayacaksın.
Yalnızlık paylaşılmaz.
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.

*özdemir asaf





laylaylom galiba sana göre sevmeler
hopaşinanay galiba sana göre sevilmeler
uğramaz mı semtine ayıplar utanmalar
duysalar elalem sana ne söyler


*evet başlığımın altında yatan gerçek bu'dur. isteyenine, inanmayanına, merak edenine videosuda vardır buyrun.