22.10.13

alıntı

Sandalyemden kalkıp radyonun sesini daha çok açıyorum, kitabının arasına boş bir kağıt koyup kapattıktan sonra yatağın üzerine koyuyor, yanına uzanıyorum. Beraber tavanı seyrediyoruz. şu hayatta tavandan daha anlamlı az şey var, bunu en az benim kadar o da biliyor, bu huylarını seviyorum, beni anlamasını, bana benzeyişini, beni sevişini. Çünkü evet çok klişe ve çok eski bir replik ama sevgi gerçekten de emek, sevgi iyilik, sevgi dostluk. Geçmişte ne kadar çok sevmiş olursam olayım, bu yüzden ne kadar çok acı çekmiş ama şikayet etmemiş olursam olayım, hiç düşünmeden tüm sevgimi vermiş olursam olayım, fark etmez. Öyle sevmiş bir ben yok artık. Öyle sevmiş, kırılmış ve her anlamda terk edilmiş olmasına rağmen inatlaşırcasına ayakta kalmış kadının içinde, karşısında net bir şekilde durup gözlerinin içine bakan adamı sahiplenecek kadar sevgi var çünkü. Öncekilere verdiği sevgiyle hiçbir alakası yok bunun.

Bu başka. Belki öncekiler aşksa bu sevgi.
Belki öncekiler takıntıysa bu özgürlük.
Belki öncekiler mutluluksa bu huzur.
Mutluluk geçiciydi, huzur kalıcıydı ya... Öyle.
kaynak: jupiter-and-mars

Hiç yorum yok: