28.4.09

sevgili blog


gülüm(!) ben bugün seni çok özledim. 4 saat üstüste işkence gibi süren zootekni dersinde aklımda hep sen vardın. tamam canım sadece sen yoktun tabi düşündüğüm başkalarıda oldu. hiçbiri senin yerini tutamadı tabi canım kızma hemen. şimdi bakıyorum da dersi de iyi dinlemişim bu arada, hocanın söyledikleri aklımda kalmış. ama şu an hiçbir anlamı yok. saat şu an 23.15 ve ben daha yarınki sınav için kapak açmadım. açıcam ama kararlıyım. vizeler böyle geçiyo ya hadi hayırlısı; şimdilik açıklanan notlarda gayet idare edici (iyi lan iyi bak gerçekten) nitelikte dostum.
dün twitter'a bulaştım ayrıca çok lazımmış gibi. başıma ne gelirse meraktan zaten. bir de atın ölümü arpadan, kediyi öldüren de meraktı değil mi? ahh mesleğim...

konu sapmaya başladı yine (zaten konu yoktu maksat saçmalamakta çaktırma). sen bilmezsin bu arada ben eskiden (bu seneye kadar) ara ara feci saçmalardım. öyle böyle değil ama. hatta bir kısım saçmalama metinlerini ismi lazım değille ersin karabuluta yollamışlığım ve cevap almışlığım var. ama yinede kendisine saçmalamaktan en mutluluk duyduğum insan sevgili ziabbs. ayrıca kendisiyle ciddi meselelerden bahsetmeyi de çok seviyorum. fakat bugünlerde kafamı kırsa yeridir aylar oldu ki ben kendisine iki satır birşey yazamadım. kalın kafalılığım işte ziabbs, affet beni olur mu? saçma sapan haller içerisindeyim, havalar burda çok dengesiz ben havalardan da dengesiz. bazen diyorum ki keşke şimdi kadıköy'deki küçük(cük) kafede kurabiyelerimiz eşliğinde çaylarımızı yudumluyor olsak, filmimizi beklesek, ben saçmalasam sen saçmalasan... öhümm neyse işte güneş yüzü gördükçe bende kendime geliyorum yavaş yavaş yani seni bıktıracağım günler yakın hazırlanmaya başlamalısın bence sende. msnleri silelim gitsin bence yine last.fm'i meşgul edelim. last.fm'den mesajınız var diye mail gelince heyecanlanalım yine olmamı? ohh ne zamandır söylemek istiyodum bunları sana burdan yazıyorum ki herkesler görsün. duymadım diyen kalmasın.
herneyse biraz ders çalışmam lazım şimdi. duygusal bir yazı oldu bunu da böyle kabullenin artık. ayrıca son zamanlarda yazdığım en uzun yazı bu oldu heralde. neyse havalar ısınıyor. öpüldün blog.

p.s:yazmaya başladığımda saat 23.10 civarındaydı. şu an ise 00.01. dikkatimi ne kadar toparlayabildiğimi sen gör işte.
*foto: ladybugrock

2 yorum:

ziabbs dedi ki...

sevgilisi blog
bu kucukmübaşir pek hayırsız çıktı. oysa ben öyle miyim? degilim.dogru bildin.aferin sana.ben? özledigimde (tamam tamam saçmalamak istedigimde) last.fm'den yazar dururdum.cevap bekler miydim? hayır.saçmalamak olunca,cevap beklenemezdi ki.zira yazdıklarımızı sadece o anda yüzümüzde bir tebessüm bıraksın,bu yanlış giden hayatta bir mutlu an yakalayalım diyeydi.öyle de oldu hep.
em-es-en.kötü.belirtmiştim zaten.yerinde olur bunu yapmamız. bende çok doluyum bu aralar, biraz saçmalarsam belki iyi olurum. olur muyum? olur muyuz?
last fm.iyi.ydi.şimdi değil.bahsetmiştim,giden müzik arşivimden.harddisk aldım,yeniden toparlamaya çalıştım.ama gel gör ki bu sefer de aldıgım harici hdd yandı.nedir ulan bu şansızlık? neyse.dinleyecek müzik yok,sürekli last.fm'den dinliyordum.ama o da bu aralar kıllık yapmaya başladı.30 deneme şarkısından sonra artık radyosunu kullanmama izin vermiyor.ne edecegimi şaşırmış durumdayım.ne edeyim? 3 avro versem mi?
neyse öyle işte sevgilisi blog. mutlu oldum okuduguma fazlaca. hergün girip yazdıklarını senin aracılıgınla okumam,kendisinin neler ile meşgul oldugu, dertlerini,mutluluklarını kısmen görmemi saglayıp ses(bir ara bayagı bir bagırmıştım last.fm den ona) etmemem konusunda fikir verdi.neticesinde burdayız.işte.
gereksiz not: yarın bilgisayar dersinde -ki saat 11'de başlar- sana last.fm aracılıgıyla birşeyler yazarım.şimdi gidip bir film filan izlemek istiyorum.gitmek istiyorum.kalmak? gitmek en iyisi.cut.

küçükmübaşir dedi ki...

gerçekten özlemişim yazdıklarını okumayı, paylaşmayı.
bu teknoloji konusundaki körbahtını kara talihini napiciğiz senin kuzum?
last.fm niye saçma koşullar sunmuş ki bize 30şarkı falan nedir yani, sinirlendim bak şimdi. neyse burdan yazmayacağım tabiki herşeyi. her zamanki gibi senin bilgisayar dersini bekleyeceğim. sen o satırları yazarken ben çoktan okul yollarına düşmüş olacağım ve mesajı ancak akşam saatlerinde okuyabileceğim.
o zaman si yu leytır (eligeytır).
yaratıcı başlıklarını bekliyorum. lets go!